degisti.com

zamanla her şey değişir…

Anadoluhisarı

Anadoluhisarı

Anadoluhisarı, İstanbul Boğazı’nın en dar yerinde, Anadolu yakasında, Göksu Deresi’nin denize aktığı bölgede, aynı adı taşıyan hisarın çevresinde ve ardındaki yamaçlarda kurulmuş;  yalı, villa ve diğer konutların yoğun olarak bulunduğu; turistik yanı da olan, Beykoz ilçesi’ne bağlı Boğaziçi semtidir.

Günümüzde Anadolu Hisarı’nın bulunduğu yerde daha önceleri bir Zeus tapınağı olduğu rivayet edilmektedir. Bazı kaynaklarda Göksu Vadisi’nde Neapolis adında küçük bir Bizans yerleşmesinin varlığı kaydedilir. Petrus Gyllius 1544’de İstanbul’u ziyaret ettiğinde, bu bölgede Neapolis adını hatırlatan Napli adlı bir yerleşmenin hala yaşamakta olduğunu tespit etmiştir. 19. yy’ ın son çeyreğinde ise Göksu Vadisi’nin iç tarafında Bizans dönemi kalıntılarına rastlanıldığı kaydedilmektedir. Hisarın yapımında kullanılan taşlar arasında Bizans yapılarından devşirilmiş parçalara rastlanmışsa da bu yapıların neler olduğu açığa çıkarılamamıştır.

Fetih’den sonra Anadolu Hisarı(http://www.degisti.com/index.php/archives/139), Karadeniz yönünden gelebilecek saldırılara karşı başkenti savunacak istihkamlardan biri olmuştur. Evliya Çelebi’ye göre 17. yy ’ da Anadolu Hisarı’nda II. Mehmet(Fatih Sultan Mehmet)dönemine tarihlenen bir camiden(http://www.degisti.com/index.php/archives/13000) başka bir dizdarhane, cebehane ile asker odaları da bulunmakta; ayrıca burada “ ikiyüz tımar ehli nefer “ yaşamaktaydı. Bu kale muhafızlarının hepsinin tımarları Kocaeli sancağı sınırları içindeymiş. Evliya Çelebi, halkının tümünün müslüman olduğunu kaydettiği Anadoluhisarı’nın dış mahallelerine ilişkin abartılı görünen rakamlar vermekte; 1080 ev, 20 dükkan, bir hamam, 7 sıbyan mektebi, bir camii ve sayısız mescitten söz etmektedir. Anadoluhisarı’nda II. Mehmet’e atfedilen ve bir zamanlar iskelenin tam karşısında olan camii, Hisar-Kanlıca yolu açılırken bu yol üzerinde yeniden inşaa  edilmiş; hamam ise tespit edilemeyen bir tarihte yıktırılmıştır.

Evliya Çelebi, daha 17. yy’ da burada büyük saraylar, yalılar olduğunu kaydetmiştir. Bunların arasında Şeyhülislam Bahai Efendi’ninki özellikle çinileriyle ünlüymüş. 18. yy sonundan 19. yy ortalarına kadar ki dönemi kapsayan bostancıbaşı defterlerinden, bu sahilde, çoğunlukla görevden alınmış kazasker, şeyhülislam ve diğer ulema ile gene görevden alınmış devlet görevlilerinin yalılarının yer aldığı anlaşılmaktadır. Esasen İstanbul Boğazı’nın iki yakası arasında devlet hiyerarşisini simgeleyen belirgin bir yerleşim protokolü izlendiği açıktır. Örneğin, Bebek ve Rumelihisarı sahilinde, Anadoluhisarı’nın tersine, 17. yy sonrasında birkaç nesil şeyhülislam yetiştirmiş ulema ailelerinin ve nakibüleşrafın yalıları bulunmaktaymış.

Anadolu Hisarı’nın hemen yanındaki Göksu Deresi, güneyindeki Küçüksu Deresi ve çayırlığı çok revaçta olan mesirelermiş. 18.  yy. sonrasında buralarda yapılan günlük geziler, kayık sefaları, mehtap alemleri, musiki fasılları birçok kaynakta canlı bir biçimde tasvir edilmiş; tek çifte piyade kayıklarıyla dere yukarı çıkıp dönmenin dört saat sürdüğü kaydedilmiştir. Özellikle Cuma günleri yapılan bu seferler, yazları Çarşamba ve Pazar günleri de İstanbul halkını buraya çekmiş; sultan ve şehzadeler, hanedanın kadın üyeleri kalabalığı seyretmeye Göksu Vadisi’ne gelirmiş. Göksu üzerinde bir köprü olduğu ve tepede I. Mahmut ile III. Selim tarafından dikilmiş nişan taşları bulunduğu bilinmektedir. Dere boyundaki birçok çemenzar, namazgah ve çeşme gibi dinlence noktalarının yanı sıra, vadinin sonundaki Göksu Panayırı denilen ayazma da ilgi çekmekteymiş. Özellikle Eylül aylarında kalabalık hristiyan gruplar burayı ziyaret edermiş. Göksu Deresi boyunca elde edilen çamurdan yapılan çanak, çömlek ve testiler de meşhurmuş. Ayrıca dere boyunca un öğüten hassa değirmenleri varmış. Maalesef Göksu Deresi 1909’daki sel felaketi sonrasında dolmuş ve geleneksel Göksu eğlencelerinin sonu gelmiştir.

Günümüzde Anadoluhisarı semti, sahilde Küçüksu Deresi ve Kanlıca Körfezi ile sınırlanırken, iç bölgelerinde Otağtepe yolu ile Kavacık’ a ,Göksu-Göztepe yolu ve Bent yolu ile Elmalı Baraj Gölü’ne, Hekimbaşı Çiftliği yolu ile de Ümraniye’ye komşu olur. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Anadoluhisarı’nın hemen kuzeyinden geçer. Semt dört mahalleye ayrılmaktadır. Anadoluhisarı Mahallesi en eski yerleşme bölgesidir.19. yy’ da kurulmuş olan Yenimahalle, tarihi oldukça yeni olan Göksu ve Göztepe mahalleleri diğer üç mahalledir.

Birçok semt sakininin yüzmeyi öğrendiği, balık tuttuğu, sandal sefalarının yapıldığı Göksu Deresi artık tümüyle kirlenmiştir. Bölgenin ünlü mesire yerlerinin büyük kısmı, inşaat alanı olmuştur. Sahildeki yalılar ve tarihi binalar hızla onarılmakta özellikle de yalılar ve eski köşkler son yıllarda yüksek değerlerle el değiştirmektedir. Pek çok pınar, maslak ve ayazmaya sahip olan Anadoluhisarı, günümüzde turistik bir Boğaz semti olarak bilinmektedir.

Kaynakça:

Hür,Ayşe, ” Günümüzün Anadoluhisarı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, 1, s.258

Artan,Tülay, “Anadoluhisarı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, 1,s.257

Paylaşmak ister misiniz ?

Admin

Website:

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir