degisti.com

zamanla her şey değişir…

Galatasaray Lisesi

Galatasaray Lisesi

Beyoğlu’nda, İstiklal Caddesi üzerinde yer alan Galatasaray Lisesi (Mekteb-i Sultan-i), Türkiye’de ilk defa lise derecesinde ve batılı anlamda kurulan okuldur. Devlet adamı yetiştirmek amacıyla Sultan II. Beyazıt tarafından 1482’de kurulan mektep, adını kurulduğu bölgeden almış ve “Galata Sarayı” olarak anılmaya başlanmıştır. Okul, modern konumuna ise 1 Eylül 1868’de, Sultan Abdülaziz döneminde kavuşmuştur. Mekteb-i Sultani 1923 yılında Cumhuriyetin ilanı ile beraber Galatasaray Lisesi ismini almıştır. Galatasaray Lisesi’nde kullanılan ana dilin Fransızca ve Türkçe olması sebebiyle okul, halk arasında “Fransız Lisesi” olarak da bilinir.

Galatasaray Lisesi’nin kuruluşunun ilginç bir de öyküsü vardır. Evliya Çelebi’nin aktardığı üzere, II.Beyazıt bir kış günü Galata sırtlarında avlanırken, son derece bakımlı,büyük bir bahçe içinde,köhnemiş küçücük bir kulübe görür. Kulübenin sahibi Gül Baba ile tanışan padişah,onu bahçeye gösterdiği özenden dolayı ödüllendirmek ister ve Gül Baba’nın isteği üzerine,bu bahçeye bir mektep ve hastane yaptırır. Okulun inşaası  Gül baba ile Beyazıt arasındaki bu tanışmaya dayanıyor gibi görünse de, aslında II.Beyazıt, babası Fatih Sultan Mehmet’inin idealindeki okulu, “Galata Sarayı Ocağı” adıyla kurarak, Osmanlı Saray eğitiminin önemli bir parçasını oluşturmuştu.

Haliç’in kuzey yakasında, o dönemin önemli tcaret merkezlerinden Galata’nın yer alması ve Galata surları dışında çok az yerleşimin  bulunmasından dolayı açılan enderun mektebine de, bu bölgeyle ilişkili olarak Galata ön adı verilmiştir. Galata Saray Enderun Mektebi bulunduğu bölgenin kaderine paralel olarak 1482 yılından 1868’e kadar muhtelif değişiklikler geçirecektir.

Kanuni dönemine kadar saraya memur yetiştirilmesinde büyük rol oynayan mektep, Kanuni sonrası dönemde ihmal edilmiştir. III. Ahmet dönemindeki yenilikçi girişimler sonucu mektep 1715 yılında tamir edilip, Saray Mektebi işlevini yerine getirmeye başlamıştır. I. Mahmut döneminde, mektep için önemli bir değişim gerçekleşmiş, I. Mahmut, imparatorluğun bilgi hazinelerini içeren Fatih ve Ayasofya kütüphanelerine denk bir kütüphaneyi mektebe kazandırmıştır. III. Selim ve II. Mahmut gibi Osmanlı’nın çağa ayak uydurması gerektiği düşünen iki yenilikçi sultan da, mektebe gerektiği önemi vermiştir. Tophane Yangını’nda, mektep harap olunca, Sultan II. Mahmut, mektebin yeniden imarı için Defterdar Hacı Yusuf Efendi’yi görevlendirmiştir. Okul 1819 yılında ahşap bir halde yeniden yapılmıştır. 1838 yılına kadar Tıbhane Mektebi olarak hizmet veren okul, geçirdiği ikinci yangın sonrası, dönemin sultanı Abdülmecit tarafından yeniden inşaa ettirilmiştir. Kagir olarak yapılan bina 1862 yılında, Sultan Abdulaziz tarafından hizmete açılır.

Sultan Abdülaziz 1867 yılında yapmış olduğu ünlü Avrupa seyahatinde gördükleri karşısında etkilenmiş; yurda dönünce de nazırlarına eğitim konusundaki fikirlerini açıklamıştır. Ali ve Fuat Paşa’lar gibi devrin önde gelen devlet adamları da, padişahı bu konuda desteklemişlerdir. Bu bağlamda, Fransa elçisi M. Bourée’nin de teşvikiyle, fransız eğitim sistemine göre düzenlenmiş ilk okul Beyoğlu’ndaki Galata Saray mektebinde açılmıştır.

Mekteb-i Sultan-i adı verilecek okul, daha sonra Anadolu’nun farklı köşelerinde açılacak okullar için de örnek olmuştur. Mekteb-i Sultani’de eğitim esas itibariyle Fransızca olacak fakat bazı dersler Türkçe okutulacaktı. Mektebin müdürü ve bazı hocalar Fransız olacağı gibi ders nazırı da müdür-i sani ünvanı ile yine Fransız olacaktı. Mektepte Türkçe ve Fransızca olmak üzere iki ayrı kısım bulunacak, Fen bilimleri Fransızca, sosyal bilim ağırlıklı dersler ise Türkçe okutulacaktı. Mektepte müslüman ve gayrimüslim öğrenciler birarada okuyacaktı.

Eğitimde bir nevi birlikteliğin öncüsü olan lise, ilk başlarda tepki çekse de, Sultan Abdülaziz, devletin yeni çağa ayak uydurmasında kilit rolü oynayacağına inandığı bu mektebin, yaşaması için her türlü desteği sağlamıştır. Her ne kadar Mekteb-i Sultani’nin hayata geçmesinde Fransız modeli etkili oldu ise de, eğitimin Osmanlı’nın şartlarına ve ihtiyaçlarına paralel olarak dizayn edilmesi sağlanmıştır. Örneğin o dönem Fransız liselerinde daha az önem verilen matematik, temel bilimler, muhasebe, tarih, coğrafya, teknik resim gibi dersler Mekteb-i Sultani de ağırlığı oluşturmuştur.

1907 yılında mektepde çıkan bir yangın ile öğrenciler 1909 yılına kadar Beylerbeyinde kurulan barakalarda eğitim görmek zorunda kalmışlardır. Mekteb-i Sultani 1909 yılında yeniden inşaa edilmiş ve Beylerbeyinde eğitim gören öğrenciler, Beyoğlu’na geri dönmüşlerdir. Bu esnada müdürlük makamında bulunan ve Galatasaray Lisesi’ni “Batı’ya açılan pencere” olarak nitelendiren Tevfik Fikret, okul tarihinde önemli bir iz bırakmıştır. Tevfik Fikret, görev sırasındaki icraatleriyle gerek öğrencilerin, gerekse öğretmenlerin gönlünde taht kurmuş ve lisenin efsane isimleri arasına girmiştir.

29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilan edilmesi ile Mekteb-i Sultani ismi değiştirilerek yerini Galatasaray Lisesi’ne bırakmıştır. Bu yıllarda Atatürk, özel önem verdiği Galatasaray Lisesi’ni üç kez ziyaret etmiştir. Galatasaray lisesinde, Cumhuriyet dönemindeki değişikliklere paralel olarak eğitim süresi, ilkokul 5 yıl olmak üzere on iki yıl olarak belirlenmiştir. 1930 yılında okulun ilkokul kısmı Ortaköy Feriye’deki binaya taşınmıştır. Kuruluşundan itibaren yalnızca erkek öğrencilere hizmet veren lise, ilk kez 1965 yılında kız öğrencileri bünyesine kabul etmiştir. Lisenin ilkokul kısmı 1966’da kapatılmıştır. Mekteb-i Sultan-i’nin 100. Kuruluş Yılı Kutlamaları nedeniyle dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Charles De Gauelle liseyi ziyaret etmiştir.

1975’de kurum, Anadolu Lisesi konumuna getirilmiş ve eğitim 8 yıl olmuştur. 29 Aralık 1981 tarihinde kurulan Galatasaray Eğitim Vakfı okuldaki eğitim gelişmesi yönünde önemli adımlar atmıştır. Vakfın girişimi sonucu, 14 Nisan 1992 yılında  Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand ile 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal arasında imzalanan protokolle ilkokul ve üniversite eğitimini de kapsayan Galatasaray Eğitim Öğretim Kurumu  GEÖK hayata geçirilmiştir. 1993-1994 yılından itibaren kurumunilkokul kısmı yeniden faaliyete geçmiştir.  GEÖK 1994’de Galatasaray Üniversitesi’ne dönmüş; üniversitenin kuruluşu ile beraber, ilkokuldan başlayarak tüm eğitim sürecini kapsayacak entegre bir yapı oluşturulmuştur. Günümüzde Galatasaray Lisesi, Anadolu Lisesi kategorisinde, eğitim dili Fransızca ve Türkçe olan bir devlet lisesidir.

Galatasaray Lisesi, köklü geçmişiyle Beyoğlu’nun, İstanbul’un hatta Türkiye’nin önde gelen markalarından biridir. Osmanlı’dan Cumhuriyete uzanan yaklaşık 600 yıllık süreçte birçok değişim ve dönüşümden geçen Galatasaray Lisesi, kısa dönemler dışında, her zaman imparatorluğun ve cumhuriyetin kaderinde önemli roller üstlenmiştir.

Sanat, siyaset, diplomasi, ekonomi, kültür gibi pek çok alanda, birbirinden ünlü isimlerin mezun olduğu Galatasaray Lisesi’nden mezun olan isimler arasında, Kemal Tahir, Sedat Simavi, Candan Erçetin, Ahmet Haşim , Okan Bayülgen,  Cemal Reşit Rey, Erman Kunter,  Erol Günaydın,  Fatih Altaylı, Fatin Rüştü Zorlu, Feridun Çölgeçen, Fikret Muallâ, Ara Güler, Haldun Dormen,  Abdi İpekçi, Mehmet Günsür, Mehmet Ulusoy, Mehmet Ali Birand, Nurullah Ataç, Orhan Boran, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Sadun Boro, Selim Sırrı Tarcan, İnan Kıraç, Şenkal Atasagun, Selim İleri,  Semavi Eyice, Haldun Taner ve Tevfik Fikret sayılabilir.

Paylaşmak ister misiniz ?

Admin

Website:

8 comments

ahmet arıksoy

bence 600 senelik geçmiş az olmuş,okulun tarihini çivi yazısının bulunmasına kadar götürmek daha mantıklı olurdu…

savas

Ilkellik siarimiz olmadigi icin orta cagin bitisini bekleyip,yeni cagi baslangic tarihi olarak aldik.

Ahmet Girgin

Ellerinize, kaleminize sağlık..

Koca bir tarihi çok güzel ve anlaşılır bir şekilde toplamışsınız..)

Dr. Ahmet Girgin

Ebubekir TAHTACI

Ellerinize sağlık çok aydınlatıcı bir yazı olmuş. Yorumları okuduktan sonra kısa bir şeye değinmeden de geçemeyeceğim. 600 yıllık geçmişini yok görüp bir kalemde silip atan atasını ecdadını yok sayan, cehalet yoksunu insanların, deli cesareti ile saçma sapan yorumlar da bulunmasına bir türlü de anlam veremiyorum. Soyunuz sopunuz kim ? Siz kimsiniz ?

NİHAT YASA

EBUBEKİR TAHTACI,ELEŞTİRİ YAPANLARIN SOYUNU SOPUNU ÇOK MERAK EDİYORSUN.SONRA SİZ KİMSİNİZ DİYE SORMAKTASINIZ.BEYEFENDİ SİZ KİMSİNİZ?İSTANBUL İŞGAL OLDUĞUNDA VE KURTULUŞ SAVAŞI SÜRERKEN; FRANSIZ İŞGAL ORDULARI KOMUTANI GENERAL GORON’UN ŞEREFİNE ÇAY PARTİSİ DÜZENLEYENLERSİNİZ.AL SANA BOA KAYIDI..!

Tarih: 18/B /1339 (Hicrî) Dosya No:1242 Gömlek No:54 Fon Kodu: MF.MKT.
General Goron’ın şerefine Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’nde verilecek çay ziyafetine davet edilen devlet ricalinin isimleri.

Ebubekir TAHTACI

merhaba nihat yasa;
yazdıkların o kadar anlamsız ve saçma ki, birde aynı saçmalıkta sözde bir kanıt. Beyefendi bununla benim yazdıklarımı nasıl bir birine bağladınız harbi hayal dünyanızı merak ettim. Uydurmakta ve iftirada dünya karması gibisiniz gibime geldi =) beni ne tanıyorsun vatan sevgimi sen nereden bilirsin? pardon da sen kimsin ?

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir