degisti.com

zamanla her şey değişir…

Ayasofya Müzesi

Ayasofya Müzesi

Ayasofya Müzesi, Sultanahmet Meydanı’nda(http://www.degisti.com/index.php/archives/852) yer alır. Doğu Roma İmparatorluğu döneminde İstanbul’da yapılmış olan en ünlü Bizans kilisesidir. Sultan Ahmet Camii’nin(http://www.degisti.com/index.php/archives/675) karşısında yükselen tarihi yapı,  inşaa edildiği ilk zamanlarda büyük kilise anlamına gelen “Megale Ekklesia”  ismiyle anılmış, bugünkü “Ayia Sofia” (kutsal bilgelik) ismini ise V. yüzyılın sonlarına doğru almıştır.

Ayasofya, mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği yönünden dünya mimarlık tarihinde tartışılmaz bir yere sahiptir. 916 yıl kilise, 481 yıl cami olan yapı, 1935`ten bu yana müze olarak tarihi işlevini sürdürmektedir.

İlk  Ayasofya, İmparator Constantinos ‘un (324–337) oğlu imparator Constantios (337–361) tarafından 360 yılında yaptırılmıştır. Bazilikal planlı ve ahşap çatılı bu kilise, 404’de İmparator Arcadios’a karşı çıkan halk ayaklanmasında kısmen yanmış ve harap olmuştur. İkinci Kilise, İmparator II. Theodosios (408–450) tarafından, Mimar Ruffinos ‘a 415 yılında inşaa ettirilmiştir. Bazilikal planlı, ahşap çatılı, 5 nefli ve 3 kapılı anıtsal girişli bu kilise de, İmparator İustinianos ( 527–565) aleyhine 532 yılında başlayan ve tarihte Nika ayaklanması olarak geçen isyanda yanmış ve yıkılmıştır.

Bugünkü Ayasofya, İmparator Iustinianos tarafından dönemin iki önemli mimarı olan Miletos’lu (Milet) Isidoros ile Tralles’li (Aydın) Anthemios ‘a yaptırılmıştır. İnşaat için, farklı yerlerden sütun ve taşlar İstanbul’a getirilmiştir. 23 Şubat 532 tarihinde inşaasına başlanan yapı, 1000 usta ve 10.000 işçi ile 5 yılda tamamlanmış, 27 Aralık 537 yılında ibadete açılmıştır. Aynı dönemde yapılan orjinal tavan mozaiklerinin bitkisel ve geometrik motifli olanları günümüze kadar ulaşabilmiştir.Tasvirli mozaikler ise ikonaklazma akımının bitiminden sonra yapılmıştır. Ayasofya Fatih Sultan Mehmet tarafından, 1453 yılında camiye çevrilmiştir. Yapı, İstanbul’un fethinden sonra hiçbir tahribata uğratılmadığı gibi, yapılan güçlendirme ve onarımlarla günümüze kadar en iyi şekilde korunmuştur. 1453’de, mabedin batı kısmındaki yarım kubbenin bulunduğu tarafa ahşap bir minare, daha sonrasında da II. Bayezit zamanında bir, Sultan Selim zamanında iki, minare daha eklenmiştir. Yapıda en büyük onarım Mimar Sinan tarafından gerçekleştirilmiş ve eklenen payandalarla kubbe yıkılmaktan kurtarılmıştır.

Yapının içine XVI. ve XVII. yüzyıllarda minber, mihrap, vaaz kürsüleri, ahşap korkuluklar ilave edilmiştir. Sultan I.Mahmut döneminde kütüphane yaptırılmıştır. Burada yer alan çiniler XVI. yüzyılın seçkin örneklerindendir. Yine I. Mahmut tarafından şadırvan ve Sıbyan mektebi ile Sultan Abdülmecit döneminde muvakkithane yaptırılmıştır. Fatih Sultan Mehmet’in Ayasofya’yı camiye çevirdikten sonra, kuzey tarafına bir medrese inşaa ettirdiği bilinmektedir. Ayrıca avlunun güneyine, III. Murat türbesi, Sultan III. Mehmet türbesi, Sultan II. Selim Türbesi ve Şehzadeler Türbesi yapılmıştır. Türbeler mimarileriyle,çinileriyle, klasik Osmanlı türbe geleneğinin en güzel örneklerindendir.Bizans döneminde Vaftizhane olan yapı ise Sultan I. Mustafa ve Sultan İbrahim türbesi haline getirilmiştir.

Yapının doğusundan 3 kapı ile manastır tonozlarıyla örtülü sade bir dış nartekse, buradan da 5 kapıyla iç nartekse geçilmektedir. Burada kuzeyde yer alan kapıdan, üst kattaki galeriye çıkılmaktadır. Güneydeki kapı ise çıkış kapısı olarak kullanılmaktadır. İç narteksden 9 kapıyla ana mekana girilir. Kareye yakın dikdörtgen bir alana oturan esas kilise, kubbeli bazilika biçiminde yapılmıştır. Kubbesi 55,6 yüksekliğinde ve 32 metre çapındadır. Bu Kubbe 24.3 yüksekliğinde, dört ayak üzerine oturtulmuştur. Kubbenin doğurduğu yatay kuvvetler doğu ve batı yönlerinde birer yarım kubbe ve daha küçük kubbeciklerle,kuzey ve güney yönlerinde iki katlı galeriler ve büyük dayanaklar ile karşılanmıştır. Binanın ağırlığını, 40’ı aşağıda, 67’si üst katta olmak üzere toplam 107 sütun taşımaktadır.

Camideki beyaz mermer kaplamalar Marmara adalarından, damarlı pembe mermerler AfyonKarahisar’dan,  yeşil somakiler Teselya ve Mora’dan, porfirler Mısır’dan, sarı mermerlerse Cezayir’den getirilmiştir.  Mabed mozaiklerle, renkli taşlarla ve enfes çinilerle kaplıdır. Duvarları süsleyen yazılar, Osmanlı Dönemi’nin ünlü hattatlarının elinden çıkmıştır. Kubbede yer alan ve Hattat Kazasker Mustafa İzzet Efendi`ye ait olan, Kuran`dan alınma bir sure ile 7.50 m. çapındaki yuvarlak levhalar dikkati çekmektedir. Bu levhalarda, Allah, Muhammed, Ömer, Osman, Ali, Hasan, Ebu Bekir, Hüseyin`in isimleri yazılıdır. Mihrabın yan duvarlarında ise Osmanlı padişahlarının yazıp buraya hediye ettiği levhalar bulunmaktadır.

1931 yılında Türk Hükümeti’nin iznini alan Amerikalı Th. Whittemore, Osmanlı Dönemi’nde kaplamalarla örtülen renkli resim ve mozaik tabakanın gün ışığına çıkarılması için çalışmalara başlamış; çalışmalar devam ederken Ayasofya, 24 Kasım 1934′ te Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisi ve Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye dönüştürülmüş, 1 Şubat 1935′de de ziyarete açılmıştır.

Ayasofya Müzesi, Pazartesi dışında hergün 09.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Müzekart geçerlidir.

 

ayasofya_muzesi_camii_sultanahmet_meydani_

ayasofya_muzesi_10_kasim_2014

 

ayasofya_muzesi_kasim_2014

 

Kaynakça:

indiana.edu/cushman

Paylaşmak ister misiniz ?

Admin

Website:

One comment

ayfer

Herbir köşesi anılarla dolu güzel Ayasofya
Ne vakit zamana yolculuk yapmak istesem
Uğrarım mutlaka
Anılar dizilmiştir her bir tarafa
Bazen de çok daha ötelere dalar giderim
Duvarlarına dokunurum
Sanki bir Bizanslı fısıldar kulağıma
Osmanlıdan izler bulurum
Ne güzelsin sen Ayasofya
Sen de başlar zaman yolculuğum
Yaşadıklarım kadar yaşanmışlıkları da saklarsın her bir taşında
Ne güzelsin sen Ayasofya
İki ulusun ortak düşü, geçmişi
Huzurun kalbisin hala…

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir