degisti.com

zamanla her şey değişir…

Sadullah Paşa Yalısı

Sadullah Paşa Yalısı

sadullah_pasa_yalisi

 

Sadullah Paşa Yalısı, Boğaziçi’nin(http://www.degisti.com/index.php/archives/511) iyi korunmuş en eski ahşap yalılarından biridir ve Çengelköy’de(http://www.degisti.com/index.php/archives/4037) yer alır. Yalının bahçesinde büyük bir havuz, iki katlı ahşap kayıkhane, hamam, mutfak ayrıca bir de çeşme bulunmaktadır. Günümüze yalının harem kısmı ile bahçeyi korudan ayıran duvarlar ve bir de çeşme gelebilmiştir. Rıhtım üzerindeki tek katlı selamlık bölümü XX. yüzyılın başlarında yıkılmıştır.

XVIII. yüzyılın sonlarına kadar giden bostancıbaşı defterlerindeki kayıtlara göre yalı, I. Abdülhamit döneminde (1774-1789) Darüssaade Ağası Çerkez Mehmet Ağa’ya verilmiştir. Bu kayıt ve mimari özellikler doğrultusunda yalı,I. Abdülhamit döneminin sonlarına, III. Selim döneminin (1789-1807) başlarına tarihlendirilebilir.

Çerkez Mehmet Ağa hacca giderken Şam’da ölünce, varisi olmadığı iddiasıyla malına el konmak istenmiş, varisleri dava açmış ve sonunda yalıyı geri almıştır. Bundan sonra düzenlenen Bostancıbaşı Defterleri ile 1792 tarihli tapu kayıtlarında yalının Mehmet Ağa kızı ve Koca Yusuf Paşa’nın eşi Hanife Hatun’un mülkü olduğu yazılıdır.

sadullah_pasa_yalisi_1992

sadullah_pasa_yalisi_1992

Hanife Hatun’un ölümünden sonra oğlu Müderris Mahmut Bey adına kaydedilen yalı daha sonra Bağdat valisi olan torunu Hamdi Paşa’ya kalmıştır. Eğlenceye düşkün Hamdi Paşa borçlarından dolayı yalıyı 1881 yılında, Edirne, Erzurum, Diyarbakır valiliklerinde de bulunan Ayaşlı Esat Muhlis Paşa’ya satmıştır. Esat Muhlis Paşa’nın ölümünden sonra ise yalının mülkiyeti oğlu Sadullah Paşa’ya geçmiştir.

Saray Mabeyn Başkâtibi ve Berlin sefiri olan Sadullah Paşa, Berlin Antlaşması’nı (1878) imzalayan Osmanlı heyetinde bulunmuştur. Meşrutiyet yönetimini desteklemesinden ötürü bir türlü İstanbul’a çağrılmaz ve sürekli Avrupa’da kalır. Kaynaklardan öğrenildiğine göre ailesine yazdığı mektuplarda vatan hasretini sürekli dile getirmiştir. Hasretini çektiği İstanbul’u ve Boğaziçi’ni bir daha görememiş 1889’da Viyana’da ölmüştür. Sadullah Paşa’nın ölümünden sonra eşi Necibe Hanım aklını kaybetmiş, yalıda gece gündüz dolaşarak kocasının dönüşünü beklemiştir.

sadullah_pasa_yalisi

Sadullah Paşa’nın gelini Çengelköylü Münevver Ayaşlı “Dersaadet” isimli kitabında, yıllarını geçirdiği yalıdan söz ederken ilginç bilgiler de vermiştir: “Kaderimde Çengelköy ile bağlı bir taraf var… Evlendiğim zaman yine Çengelköy’de evlendim ve Çengelköy’de Sadullah Paşa Yalısı’nda oturdum. O zamanlar yalıda ne su, ne elektrik vardı ve oldukça harap idi, fakat fevkalade güzeldi, daha restore edilmemiş ve bütün eski güzelliğini muhafaza ediyordu. O zaman bahçesi ikiye bölünüp satılmamıştı, büyük bir havuzu ve adeta küçük bir limanı vardı ki, maalesef burası satılan kısmında kaldı. Yalının yerli büyük bir hamamı ve koca koca mermer taşlarla örtülü bir mutfağı ve mutfakta kocaman bir ocağı vardı. Burası yemek pişirmekten başka adeta yemek yenecek kadar güzeldi. Bu mutfağın üstünde küçük ve kendine mahsus çok şirin birkaç basamakla çıkılır bir daire vardı ki bahçenin harem duvarı ile birleşiyordu. Yalının bütün bu kısmı yıktırılınca yalı ile harem bahçesinin duvarı birbirinden ayrıldı ve artık harem duvarının manası kalmadı… Hâlbuki yalının bahçesine büyük bir ahşap kapıdan girilir, koyu yeşil ağaçlar ve taflanlardan geçilir ve nihayet asıl yalının harem kısmına gelinirdi, burada da küçük bir bahçe vardı. İki tarafı taflan ve mozaik döşeli dar bir yoldan gidilir ve yalıya gelinirdi. Yalının diğer kısmında ise birkaç basamakla çıkılan deniz üstünde harikulade güzel bir yemek odası ve bu yemek odasının altında her şeyi ile hamamı, mutfağı, birkaç odası ile bir daire vardı. Bütün bunlar yıkılınca koca yalı hamamsız ve mutfaksız kaldı ve kullanılacak büyük canım odalar mutfak ve hamam haline getirildi.”

sadullah_pasa_yalisi_2012

Sadullah Paşa Yalısı epey değişikliğe uğramış olsa da XVIII. yüzyılın özelliklerini yansıtmaktadır. Harem ve selamlık olmak üzere iki bölümden meydana gelen yalının haremi iki katlı ve kubbeli, ona bitişik selamlığı ise ince uzun tek katlı bir yapıdır. İki katlı yapı, merkezi sofalı plan tipindedir. Birbiriyle kesişen iki eksen düzenine göre tamamen simetrik bir plan gösterir. Denize paralel biçimde konumlanmış merkezi sofanın köşelerine yerleştirilen ikişer adet oda ve sofaya deniz ve bahçe yönünden saplanan eyvanlar planın temelini oluşturur. İki katın planı da birbirini küçük bir farkla yineler. Alt kat sofası köşeleri pahlanmış dikdörtgen, üst kat ise oval şekilli bir sofaya sahiptir. Sofalar uzunlamasına denize paraleldir. Üst kat sofasını, bir otağı çağrıştıran basık bir kubbe örter. Ahşap iskelet üzerine harçla sıvanarak bağdadi tekniğinde inşaa edilen kubbe, dışarıdan kırık çatıyla örtülmüştür. Bu kubbede merkezdeki oval biçimli, oymalı ve edirnekari boyalı göbekten eteklere doğru yayılan ışınsal bir süsleme düzeni uygulanmıştır.

Günümüzde her cephesinde bir girişi bulunan yalının, özgün halinde kuzey yönünden bir girişi olmadığı anlaşılmaktadır. Doğu ve batı yönünde iki adet merdivenle üst kata ulaşılır. Üst katta kuzeydeki merdivenin hemen üstünde içeriden sofaya hakim bir konumda açılmış, içinde müzik icra edilen mutriphane, yalıyı daha da ilginç kılan mimari bir unsurdur. Oval sofa özellikle ona açılan mutriphane ile ilişkilendirildiğinde, bu mekanın gündelik hayatın merkezini oluşturan, yemekli ve müzikli toplantıların düzenlendiği bir divanhane olarak değerlendirildiği kabul edilebilir. Alt katta taşlık niteliğindeki sofa ise zemine yakın pencerelerle batı yönünde Boğaz manzarasıyla, doğu yönünde bahçenin yeşil dokusuyla âdeta bütünleşir. Her iki sofada Boğaz ve bahçe yönlerine açılan eyvanlar sedirlerle döşenmiştir.

sadullah_pasa_yalisi

Sadullah Paşa Yalısı duvar resimleri, kalem işleri, tavan süslemeleriyle yoğun ve gösterişli bir tezyinata sahiptir. Bu bezemelerin, yapının inşaa tarihinden daha geç bir döneme, büyük ihtimalle ampir üslûbunun hâkim olduğu II. Mahmut dönemine ait olduğunu düşünülmektedir. Her odanın dekorasyonu farklılık gösterir. Alt kat tavanları, kare veya çapraz biçimli ince çubuk taksimatlıdır. Üst katta köşelerdeki odaların tavan düzenlemeleri alt kata göre çok daha barok bir hareketlilik gösterir. Her odanın tavanı da farklı şekilde süslenmiştir. Tavanlar kıvrımlı hatlarla bezenmiş, tavan göbekleri şemseler ve meyve sepetleri ile bezenmiştir. Tavan göbekleri ve odaların nişlerini çevreleyen raflar özenli ve ince işlenmiş ahşap işçiliğinin güzel örneklerini sergiler. Köşelerde yer alan odalarda yüklüklerin hemen yanındaki çiçeklik veya şerbetlik diye anılan büyük nişlerin içi ve yine yüklüklerle tavan arasında kalan duvarlarda yalının önemli bir özelliğini oluşturan kalem işi tekniğinde yapılmış resimler vardır. Bunlar genel olarak Boğaz’da ve Haliç’de(http://www.degisti.com/index.php/archives/5934) yer alan köşk, kasır ve sahilsaraylar ile tabiat manzaralarını konu alır. Özellikle üst kat odalarının nişlerindeki resimler konuları ve içerikleriyle zengindir. Bunlardan güneybatı odasındaki Şerefabad Kasrı olduğu tahmin edilen resim ile güneydoğu odasındaki Topkapı Sahilsarayı’nı gösteren resim, günümüze ulaşmayan yapıları yansıtan birer belge niteliği de taşımaktadır.

Behçet Ünsal yalıyla ilgili şunları der: “Yalı yapılışından 90 yıl sonra Sadullah Paşa’ya intikal etmiştir ve onun adı ile namlanmıştır. Planı ve dekorasyonu Barokko-Türk eğilimindedir; diğer yalılardan onu ayıran merkezi plan tipinde oluşudur. Zemin kat taşlığında daha açık görünen bu yonca yapraklı plan esas motifi, Türkistan-Merv(VIII-X.yüzyıl) dört eyvanlı orta mekanı kubbeli-üst kat oval sofası da kubbeli-dört köşesinde gruplanmış odalar kompozisyonu ile bağlantılıdır. Bu tip planlar Türk mimarisinin her devresinde ve yapılarında uygulamaya konulmuştur. Üç kollu çifte merdivenle enine aksda çizilen oval kat sofasına çıkılıyor, uzunlama aks başlarındaki eyvanlar daha hacimsel mekanlara dönüşmüştür.

Dış kitlesi ise yerel mimariyi yaşatan klasik hacimlerden oluşmuştur. Esas deniz cephesi eliböğründe cumbaları alaturka kiremitli çatı saçakları, pencere sistemi, yalı tarzını yaşatmaktadır.

Barok etkileşim, eğrisel çizimler ve yuvarlak kemerler ile; Psevdo-iyonik ahşap sütunçe, korniş ile pervazlar…gibi detaylarda kalmıştır. Takke-kubbe dekorunun bitkisel motifleri ışınsal nervürler(şemse)içine serpilmiş Türk biçimine bağlıdır. Fakat asıl Batıya özenme divan nişleri, resim ve nakışlarda ve arkitektonik bu resimler belgesel nitelikleri ile çok değerlidir; pembe odadaki bu Sarayburnu Sarayı ve 1741-1749 yıllarına ait sahilhane… resminin yapım tarihleri yalının ilk kuruluş yıllarına da ışık tutmaktadır. Ve bir peyzaj resminde sandal kürekleri havada iken görünmesi fakat kürek çeken insanın görünmemesi Batılılaşmadaki gericiliğin bir simgesi olarak kalmıştır. Bu cennet külliyesi yazık ki bir aile dramına sahne olmuştur.”

sadullah_pasa_yalisi

Muhtelif zamanlarda restore edilen Sadullah Paşa Yalısı, 1947 yılında eski büyükelçilerden Seyfullah Esin ve eşi araştırmacı yazar Emel Esin tarafından satın alınmıştır. Yapı günümüzdeki görüntüsüne, 1949-1951 yılları arasında TAÇ Vakfı tarafından yaptırılan kapsamlı restorasyon sonunda ulaşmıştır. Y. Mimar Turgut Cansever ve Y. Mimar Cahşde Tamer tarafından tarafından gerçekleştirilen bu restorasyon sırasında, XIX. yüzyılda mimar A. Vallaury döneminde duvar kâğıdı ve yağlı boya ile kaplanan kalem işleri tekrar ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca kuzeydoğu cephesi güney cephesine benzetilmiş ve merdiven sahanlığı oval bir çıkma ile biçimlendirilmiştir. 1977’de yine Taç Vakfı, Sedad Hakkı Eldem’in nezaretinde yalıda onarım çalışmaları yaptırmıştır. 1995-1997 yılları arasında mimar Feyza Cansever başkanlığında bir restorasyon daha geçiren yalı, günümüzde Tek-Esin Vakfı tarafından korunmaktadır. Bir zamanlar Ayşegül Tecimer’in de kiracı olarak ikamet ettiği yalı, günümüzde de kiralık olarak kullanılmaktadır.

 

Kaynakça:

O.Erdenen, Boğaziçi Sahilhaneleri I Anadolu Yakası, Kültür A.Ş., İstanbul 2006, s.265-269

islamansiklopedisi.info

Paylaşmak ister misiniz ?

Admin

Website:

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir