degisti.com

zamanla her şey değişir…

Mediha Sultan Sahilhanesi – Damat Ferit Paşa Sarayı – Baltalimanı Sarayı – Baltalimanı Hastanesi

Mediha Sultan Sahilhanesi – Damat Ferit Paşa Sarayı – Baltalimanı Sarayı – Baltalimanı Hastanesi

 

Mediha Sultan Sahilhanesi- Baltalimanı Hastanesi(Baltalimanı Sarayı), Baltalimanı’nda Rumeli Hisarı Caddesi üzerinde, 62 numarada yer alır. 19. yüzyılın ortalarında Sadrazam Mustafa Reşit Paşa (1800–1858) tarafından inşaa ettirilen yapının, mimarları Karabet Amira Balyan ve Sarkis Balyan’dır.

1600 m2 ’lik bir alanda iki katlı ve kagir olarak yaptırılan bina, Sultan Abdülmecit’in kızı Fatma Sultan ile evlendirilen, Mustafa Reşit Paşa’nın oğlu Galip Paşa’nın ikametine tahsis edilmiş ve Galip Paşa’nın ölümünden sonra, hazine tarafından 250 bin altına satın alınmıştır. Mustafa Reşit Paşa’nın Hariciye Nazırlığı döneminde 1838’de, İngiltere, Belçika, Fransa ile Osmanlı Devleti’nin mali alanda çöküşüne zemin hazırlayan ve tarihe Baltalimanı Anlaşması olarak geçen ticari anlaşma da, bu sarayda imzalanmıştır. Fatma Sultan öldüğü 1882 yılına kadar burada göz hapsinde tutulmuştur.

Bir süre oldukça bakımsız kalan bina, 1887 yılında II. Abdülhamit’in küçük kız kardeşi Mediha Sultan’a tahsis edilmiştir. Mediha Sultan’ın Damat Ferit Paşa ile evlenmesinden sonra, bina Damat Ferit Paşa Sarayı olarak anılmış ve 1922 yılına kadar yazlık saray olarak kullanılmıştır. Vahdettin’in sadrazamı olan ve Milli Mücadele aleyhindeki çalışmaları ile tanınan Damat Ferit, Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının zaferinden sonra iki gün içinde ülkeyi terk etmiş, Baltalimanı Sarayı’nın kıymetli eşyaları da 1925 yılında müzayede ile satılmıştır.

Neoklasik üsluptaki Mediha Sultan Sahilhanesi, geniş bir avlu içinde olup, bahçesinde havuz ve ek birimler bulunmaktadır. Sekizer mermer sütunlu, mermer kaideli bahçe ve sandal girişleri neoklasik üslubun görüldüğü başlıca öğelerdir.

Yapının batı-doğu uzunluğu 55m. kuzey-güney uzunluğu ise 42.5m.’dir. Dikdörtgen planlı yalı, yan cephelerden masif kolonlarla dışarıya taşırılmıştır. Giriş katında 22 oda, 8 sofa, 1büyük orta hol, 13 servis odası, ikinci katında 11 salon, 7 sofa, 7 servis odası ve 1 büyük aydınlık yer alır. Giriş katın ortasındaki dikdörtgen sofanın, duvarları aynayla kaplanmış, içerisine mermer kaplamalar yerleştirilmiştir. Sofanın üç yönlü koridorlarla çevrilmiş; çevresine odalar yerleştirilmiştir. Birinci kat cadde cephesinde, dört iri konsolun taşıdığı çıkma ile dışarıya taşırılmıştır. Pencerelerin bazıları kemerlidir. İki katı ayıran silme dikkat çekicidir.

Cumhuriyet döneminde saray bir dönem metruk kalmış; tavan dokusu, yaldızlı ve işlemeli yüzeyleri harap olmuş, sıvaları çürüyüp düşmüş, sahil ve rıhtım korunakları parçalanmış ve salon süsleri bozulmuştur. Daha sonra bir süre Tarım Bakanlığı’na bağlı Balıkçılık Enstitüsü olarak kullanılan bina, 1943 yılında Sağlık Bakanlığı’na devredilmiştir. Bakanlık burada bir “Kemik ve Mafsal Veremi Hastanesi” açmak için gerekli onarım, iç düzenleme ve değişiklikleri yaptırmış ve 19 Haziran 1944’de, dönemin Sağlık Bakanı Dr. Hulusi ALATAŞ tarafından yapı hastane olarak hizmete açılmıştır.

1944 yılından beri Kemik ve Mafsal Veremi Hastanesi olarak faaliyet gösteren ve hem Ortopedi alanında, hem Verem Savaşı’nda çok başarılı hizmetler veren bu kurum, 1990’lı yıllardan itibaren fiziki alt yapısı ile teknik donanımının yenilenememesi ve bilimsel gelişmelere ayak uydurulamaması sonucunda gerilemiştir. Bu dönemde hastanenin kapatılması ve sarayın başka amaçlarla kullanılmak üzere özel sektöre kiralanması bile gündeme gelmiştir.

17 Ağustos 1999 depreminde hasar gören saray binası, 2000 senesinde dönemin Sağlık Bakanı Doç. Dr. Osman Durmuş’un girişimi ve hayırsever işadamı rahmetli Sakıp Sabancı’nın katkılarıyla kapsamlı bir yenilenmeye tabi tutulmuş, özellikle tavan işlemeleri büyük ölçüde orijinal şekline kavuşturulmuştur. Ayrıca ilkel koşullarda hizmet veren birçok birim ve idari üniteler, iki katlı, modern ve geniş yönetim binasının inşası ile buraya taşınmıştır. Hastane Sağlık Bakanlığı tarafından, 21 Aralık 2001 tarihinde özel branş eğitim ve araştırma hastanesi statüsüne geçirilmiş ve bu haliyle ülkemizin Ortopedi ve Travmatoloji alanında ilk ve tek özel branş eğitim hastanesi olmuştur.

Kaynakça:

O.Erdenen, Boğaziçi Sahilhaneleri II Avrupa Yakası, Kültür A.Ş., İstanbul 2006, s.311-318

Linkler:

baltalimanı.gov.tr

Paylaşmak ister misiniz ?

Admin

Website:

6 comments

ayfer

Abdülmecit’in büyük kızı Fatma Sultan, ilk evliliğini Mustafa Reşit Paşa’nın oğlu Galip Bey’le yaparak bu saraya yerleşir. Galip Bey, bir boğaz kazasında boğulduktan sonra 2. evliliğini Mabeyinci Nuri Bey’le yapar. Nuri Bey, Mithat Paşa ile birlikte sürgün edildiği Taif’de çıldırınca buna dayanamayan Fatma Sultan henüz 44 yaşındayken bu sahilsarayında hayata gözlerini yumar.

Fatma Sultan ölünce bu saraya kardeşi Mediha Sultan yerleşir. Mediha Sultan ilk evliliğini Ferit Paşa’yla yapmıştır ama bu sahilsarayında büyük aşkı ikinci eşi Nuri Bey’le beraber hayatının en mutlu günlerini yaşar.

Hıfzı Topuz’un Paris’te Son Osmanlılar, Mediha Sultan ve Damat Ferit adlı kitabında bu öykü çok güzel anlatılmış…

İsmail Özkahraman

Rahmetli Zeki Müren’in güftesini de kendisinin yazdığı Manolyam adlı bir bestesi vardır.’Uzun yıllar bekledim hakikat oldu rüyam/Koklamaya kıyamam benim güzel manolyam’diye başlayan bu güzel şarkıyı 1955 yılında rol aldığı Son Beste filminde de piyano başında bizzat çalıp söylemişliği vardır.Ne diyorsun sen kardeşim demeyin.Acele etmeyin.Ben burada şarkıda sevilen nazlı çiçek için değil, bizzat manolya ağacının hayranı olarak yazıyorum.Boğaziçi’nde bahçeli ev ve yalılarda yaşlı güzel örneklerinden birisinin de, eski yazlık saray ve günümüzde ise Baltalimanı Kemik Hastanesi olarak hizmet veren mekanın,poliklinik binası ile yalı arasındaki bahçesinde bir anıt gibi duran ve’Büyük Çiçekli Manolya’ olarak bilinen yaşlı ağaçtan bahsediyorum.Yani bu yalıda sadece sanatseverleri değil doğaseverleri de bekleyen güzel bir sürprizdir bu ağaç.Kışın yapraklarını dökmez.Parlak yeşil,cilalı yapraklarıyla bu mevsimde bile çok dikkat çekicidir.Ama kreme çalan beyaz büyük çiçeklerini açmaya başladığı Mayıs ayından itibaren, koklamaya kıyılamayacak kadar güzel çiçeklerini açmaya başladığı dönemde, seyrine de doyum olmaz.Büyük sanatçı Zeki Müren’in bu ağacın her özelliğini bilerek bestelediği kanısındayım.Deniz kenarındaki hastane cafe’sinde çayınızı için,martılara ekmek atın ama bahçedeki bu muhteşem ağacı da görmeyi ihmal etmeyin derim.
İsmail ÖZKAHRAMAN

said dağdaş

İsmail Bey,
teşekkür ederim.
– Manolyayı hatırlatan yazınızı okudum ben de.
– Denizli’li de bahçeli evlerin en muhteşem ağacı idi öğrenciliğimizde…
– Bırakmadılar desem yeridir.
– Vahşi kentleşme bitirmek üzere bu güzelim – şaheser gibi ağaçları.
– Bununla da kalmıyor; orman mühendisleri de ihmal ediyor, belediyeler de ihmal ediyor, halk da ihmal ediyor bu güzel kent ağacını… Teşekkür ederim.
said dağdaş

ilhan EROL

bir önceki dönem AKP li belediyenin en iyi zalışmalarından birisi Milli Kuvvetler Caddesini Manolya ile donatmak oldu.Fakat güzelim Karaçam Meşçeresi olan Atatürk Parkınıda rezil ettiği gibi.İşte ben yaptım oldtu mantığı.
Saygıdeğer insan İsmail ÖZKAHRAMAN sAĞLIK VE Mutluluk dileklerimle

serkan elmas

osmanlı ve daha öncesi dönemden kalan belki binlerce tarihi yapı bu güzel şehirden yok olup gitmiş.hala da yitirmeye devam ediyoruz.Hiç olmazsa ayakta kalanlardan belli başlı olanları hakettiği değer vermeli korumalıyız.Bu yapıyı ecdad saray olarak yapmış,birileri içinde yaşamış göçmüş gitmiş,cumhuriyetin ilk yıllarında belki birazda yokluktan,işlevi dışında kullanılmış ve günümüze kadar mucize eseri orjinal sayılabilecek şekilde ayakta kalmış.Günümüzde hastane olarak kullanılmaya devam ediyor.bu ne kadar dogru acaba..?Artık devletimiz hastane binası yapabilecek kudrette ise yeni bir bina yapılsın ve baltalimanı sarayı yeniden saray olarak istanbulun ayakta kalabilen diğer saraylarının arasına katılsın artık…boğazın kıyısında,içi muhteşem dekore edilmiş bir sarayın,yokluk zamanında mecburen hastane olarak kullanılması yanlışı düzeltilmesi şart.yok olmuş yıkılmış yapılarımıza vah çekmek yerine var olanlara gereken deger verilmeli,baltalimanı sarayını saray olarak ziyaret etmek isterim.osmanlıdan kalan sarayı hastaların doktorla buluşup tedavi oldugu yer olarak kullanılması günümüzde komik kalıyor.

Asuman E mrence

Buranin ic dekorasyonu nisbeten bozulmadan kalmasina once hastahane olmasina sonrada Rahmetli Sakip Sabanciya borcluyuz Arkadasimin bu hastahanede ameliyat olmasi nedeniyle bu saray hastahaneyi gorebildim Bir firsat buldugunuzda burayi gormenizi tasviye ederim..Icinin guzelligi kadar basta ozveriyle calisan vebumeslegin tam hakkini veren genc doktorlar kadar hemsire ve diger hizmetlilere sukranlarimizi sunariz.Iyiki varlar.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir