degisti.com

zamanla her şey değişir…

Nusretiye Camii

Nusretiye Camii

19. y.y.’ın büyük selatin camilerinden biri olan Nusretiye Camii, Tophane Cami olarak da bilinir.III. Selim tarafından, Tophane-i Amire’deki (http://www.degisti.com/index.php/archives/20416)Arabacılar Kışlası’nda yaptırılan cami 1823’de yanınca, yerine II. Mahmut,mimar Kirkor Balyan’a, bugünkü camiyi yaptırmıştır. Hacı Mıgırdiç Çarkyan’ın ikinci kalfa ve resimcibaşı olarak çalıştığı caminin inşaası üç yıl sürmüş, yapı 8 Nisan 1826’da büyük bir törenle açılmıştır. Caminin tamamlanmasından kısa bir süre sonra “Vaka-i Hayriye” nin patlak vermesi ve sonunda yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla,II.Mahmut bu yeni camiye, zafer anlamına gelen “Nusretiye” adını vermiştir.

Barok ve rokoko ile ampir üslupları arasında bir geçiş yapısı olan cami, yüksek bir su basmanı üzerine inşaa edilmiş, yerden 2m. yüksek sütunlar üzerine oturtulmuştur.Yapı genel olarak, kare planlı bir harim, buna eklenmiş bir mihrap nişi, harimin doğu ve batısında bulunan içe kapalı dışa açık yan galeriler,harimin giriş tarafında yer alan içe açık bir galeri,bu bölümün önünde bulunan son cemaat yeri,giriş cephesi tarafında batıda hünkar mahfili ve bunun batı yan galeri üzerindeki uzantısı,doğuda cami personelinin konutu ve hünkar mahfiliyle personel konutu birimlerinin içeri çekilmiş köşelerinde yükselen minarelerden oluşmaktadır.

Camiye Meclis-i Mebusan Caddesi’ne bakan, kuzey cephesindeki son cemaat yerinden girilir. Üç kubbeli son cemaat revakına, iki taraflı, on altışar basamaklı, barok tarzda, kıvrımlı merdivenlerden çıkılmaktadır.Caminin Barok üsluptaki kapısının üzerinde,ampir süslemelerle çevrelenmiş, Keçecizade İzzet Molla’nın kaleme aldığı, Mustafa Rakım’ın hattı yer almaktadır.Kesme taştan inşa edilmiş olan camide, bol miktarda beyaz mermer kullanılmıştır.Harim 7.5 metre çapında büyük bir kubbeyle,son cemaat yeri üç küçük kubbeyle,konut ve hünkar mahfili bölümleri kırma çatıyla,girişteki galeri ve yan galeriler çeşitli boyut ve biçimlerdeki çapraz tonozlarla örtülüdür.Kubbe, pandantifler, müezzin mahfili, son cemaat yeri ve hünkar kasrının, üst örtüsü tümüyle kurşun kaplıdır.

nusretiye_camii_saat_kulesi

Kalem işleriyle süslü kubbenin ortasında, altın varaklı,ahşap, gösterişli bir süsleme yer alır.Yapıdaki kalem işlerinin tümü 1992 restorasyonunda yenilenmiştir.Simetrik biçimde pandantiflere, müezzin mahfili kemerlerinin arasına ve mihrap çıkıntısının iki yanına, altın varakla, Allah, Muhammet, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan, Hüseyin yazılı, bombeli yuvarlak kartuşlar yerleştirilmiştir.

nusretiye_camii_1920_Ingiliz_isgalciler_

Cami içindeki, barok ve ampir süslemelere karşın, Rakımın yazıları tam bir tezat oluşturmaktadır. Harimi üç yönden kuşatan, siyah zemin üstüne altın yaldızlı amme suresi frizi,sanatsal değeri yanında Rakım’ın son eseri olması bakımından da önemlidir. Rakım, bu yazıyı tamamladıktan sonra ölmüş, diğer yazıları öğrencisi Hattat Şahin Efendi tamamlamıştır.

Beş kenarlı mihrap, içten daire biçimli olup, tamamen kalem işleriyle süslü bir yarım kubbeyle örtülüdür.mihrap nişi, yapı içindeki diğer süslemelere karşın yalınlığıyla dikkati çeker. Akant yaprakları ve girlandlarla süslü, mermer oymalı minberin, dört sütun üzerine oturan, dilimli, ince, uzun, külahı vardır. Girişin iki yanındaki taş merdivenlerle çıkılan, üç beyzi kubbeyle örtülü müezzin mahfili, üç kemerle harime açılmaktadır. Mermer korkuluklarında kumaş kıvrımlı kabartmalar olan mahfilin, orta bölümü cami içine doğru kavisli bir çıkma yapmaktadır.

Cami girişinin iki yanında dışarı doğru çıkıntı oluşturan ve iki katlı bir sivil yapı görünümünde olan hünkar kasrına, hem son cemaat yerinin sağında ve solunda bulunan mermer düz söveli yüksek kapılardan, hem de caminin dış yan revaklarından girilir.Hünkar kasrının, soldaki avludan on basamaklı ahşap merdivenlerle çıkılan bir girişi daha bulunmaktadır. Mermer sütunlar üstüne oturan hünkar kasrının, bağdadi sıvalı duvarlarında geometrik ve bitkisel bezemeler, tavanlarında ise manzara resimleri yer alır. Hünkar kasrının sahanlığının kıble yönündeyse, beş küçük sütunlu hünkar mahfili bulunur.Hünkar mahfilinin güney cephedeki, denize doğru açılan, girland motifler, akant yapraklarla süslü, yanlarda ikişer duvar payesi bulunan, yay biçimi saçakla korunan, dilimli kemerli, Rakım’ın kitabesiyle gösterişli,  mermer kapısı ampir üsluptadır.

Klasik dönem Osmanlı mimarlığı pencere düzeninin son örneği, Nusretiye Cami’nin dört sıralı pencere düzeninde görülür.Pencere kapakları ceviz ağacındandır.

Dikey hatların öne çıktığı caminin 7.50m. çapındaki kubbesi, dört büyük kemere, aşağıdan kuvvetli silmelerle katlar halinde yükselen dört köşe kulesiyle oturmaktadır. Kubbenin etrafını çeviren küçük kulecikler, kasnak pencereleri arasındaki bombeli, tepelerinde birer alem olan pilastırlar , dört köşedeki soğan karınlı, kesik piramid biçimindeki  sahte ağırlık kulelerini kubbeye bağlayan kıvrımlı kemerler, askı kemerlerinin oturduğu dekoratif konsollar, bu kemerlerin üzerinde bulunan ve ilk defa bu yapıda görülen dairevi biçimdeki korkuluklar, barok üslubun izlerini taşımaktadır.

Caminin kuzey cephesinde, hünkar kasrının köşelerinde yükselen minarelerin, zeminle arkitektonik bir bağlantısı yoktur. Minareler, kurulan mahyaların deniz tarafından kubbenin görünüşünü engellemesi sebebiyle 1826’da alt şerefeye kadar yıktırılmış ve daha uzun olarak yeniden yapılmıştır. Oldukça yüksek kare kürsü üzerinde yükselen minareler, yaprak süslemeli, soğan biçimli pabuçlar üstünde, çok ince ve yüksek gövdeli olarak inşaa edilmişlerdir. Dalgalı bir formda yapılmış olan şerefeler, doğrudan doğruya dışarı taşkındır. Kurşun kaplı, oldukça uzun  külahları, hilal şeklinde birer alemle taçlandırılmıştır.

Caminin batısındaki taş avluda yer alan şadırvan, on ince sütun üzerine sivri konik çatılı olup, on iki çeşmelidir. Caminin doğusunda yer alan birbirine eş iki yapıdan sağdaki muvakkithane, soldaki sebildir. Mehmet Emin Ağa’nın mimarbaşılığı zamanında, 1826 da camiyle birlikte yapılan sebil, caddenin karşı tarafındayken, Abdülaziz döneminde şimdiki yerine taşınmıştır.

 Nusretiye Camii ilk yapıldığında, etrafını yüksek bir duvarın çevirdiği, büyük kapılardan girilen, bir avlusu vardı. Cadde düzenlemesi çalışmalarında, bu avlu duvarı yıktırılmış; yerine üzerinde dökme demir bir parmaklığın bulunduğu alçak bir duvar yapılmıştır. Caminin 1955-1958 arasında geçirdiği kapsamlı onarım esnasında, bu alçak duvar da kaldırılmış, böylece yapı cadde kenarında açıkta kalmıştır. 1902’de, II.Abdülhamit tarafından mimar D’Arenco’ya yaptırılan, caminin mimarisi ve dış süslemelerine uygun bir üslupta olan ve caminin yanında yer alan çeşme de,1956’da yerinden sökülerek Maçka’ya taşınmıştır. Yapı 1982’de tekrar bir onarım geçirmiş;1992-1996 yılları arasında yapılan kapsamlı bir restorasyon sonucu bugünkü halini almıştır.

Nusretiye_Camii

 Eylül 2013 tarihi itibari ile Nusretiye Caminin yeniden restorasyona alındığı görülmektedir.

nusretiye_camii_restorasyon

 

nusretiye_camii_kasim_2015

Paylaşmak ister misiniz ?

Admin

Website:

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir