degisti.com

zamanla her şey değişir…

Soğukçeşme Sokağı

Soğukçeşme Sokağı

Soğukçeşme Sokağı, Sultanahmet’de, Bab-ı Humayun’un sonunda, tarihi İstanbul evlerinin yer aldığı sokaktır. Ayasofya Müzesi ve Topkapı Sarayı arasında bulunan sokak, trafiğe kapalıdır. Adını, bu sokakta bulunan III. Selim dönemine ait 1800 tarihli mermer bir Türk çeşmesinden almıştır.

Sur-ı Sultani’ye yaslanmış olan yapılar; erken dönem bir Bizans su sarnıcı, yine yakın zamanlarda ortaya çıkarılan iki sarnıç, sur duvarı, Ayasofya’nın cami olarak kullanıldığı dönemden kalma bir Osmanlı yapısı, iki anıtsal kapı, sokağa adını veren tarihi çeşme, konak hamamı, Naziki tekkesi Şeyhinin konağı, ve cumbalı ahşap evlerden oluşmaktadır. 19. yüzyıl özelliklerine uygun olarak sade tekniklerle inşaa edilmiş, bu cumbalı, kafesli ahşap evlerin bazısı iki bazısı üç katlıdır. Renkleri, geleneksel Türk evi karakteristiğini yansıtan saman sarısı, tahin rengi, sardunya sarısı, açık mavi ve yeşildir. Evlerahşap olmaları nedeniyle ile birçok yangın görmüş ve zaman içinde devamlı yenilenmiştir.

Yolun sol tarafında, Ayasofya’nın önce kocaman binası, sonra bahçesi yer alır. Sağ taraftaki yüksek saray duvarının önünde de, bu dizi tarihi evler sıralanmıştır. Soğukçeşme Sokağı, doğuda Ayasofya’nın rokoko üslubundaki kuzeydoğu kapısı ve biraz daha ötedeki Bab-ı Hümayun’la başlar. Bab-ı Hümayun’un batısında yer alan III. Ahmet Çeşmesi, Soğukçeşme Sokağı’nın başını daha da iyi tanımlar. Sokağın diğer ucu Alay Köşkü ile vurgulanır. Son kazılarda, sokağın güney ucunun yakınında, olasılıkla Ayasofya kadar eski bir Bizans sarnıcı ortaya çıkarılmıştır. Ayasofya’nın kuzey doğu kapısına bakan yapının içerisinde Naziki Tekkesi bulunur.

Soğukçeşme Sokağının ilk kez 18. yüzyılda biçimlendiği tahmin edilmektedir. Bunu doğrulayan iki kanıttan biri; bugün İstanbul Kitaplığı olarak yeniden inşaa edilmiş olan evin tapusuna ait araştırmada, 7 Temmuz 1784 tarihli eski bir alım satım belgesidir. İkinci kanıt ise sarnıç cephesine monte edilen ve sokağa adını veren çeşmenin kitabesinin 1800 tarihini taşımasıdır. Bu sokakta ilk ikamet edenler, Ayasofya ve Topkapı Sarayı ile ilgili kişilerdi. Özellikle hanedanın Dolmabahçe Sarayı’na taşınmasından sonra sosyal dokuda değişim olmuş, İstanbul’un orta sınıf tabakasından aileler de ev sayısı sınırlı olan bu iç sokağa yerleşmişlerdir. Örneğin babası Şura-yı Devlet azası olan, Türkiye’nin 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk de, bu sokakta yer alan evlerden birinde doğmuştur.

20. yüzyılın başına kadar, sadece Soğukçeşme Sokağı’nda değil, Ayasofya’nın arkasında ve hatta önündeki meydanda da bu tarz evler bulunmaktaydı. 20. yüzyıl başında artan trafik nedeniyle, meydanda bulunan evlerde ağır tahribatlar olmuş ve bu evler yıkılmıştır. Fakat Soğukçeşme Sokağı bu trafikten etkilenmediği için bugüne kadar korunabilmiştir.

19. yüzyıl’da İstanbul’a gelen yabancı gezginler ve ressamlar, bu sokakla özellikle ilgilenmişler ve eserlerinde işlemişlerdir. İngiliz ressam Lewis’ın 1830’lu yılların başına ait litografyası, sadece saray yönündeki ilk yapının (Naziki Tekkesi) bir Anadolu konutu mimarisine sahip olduğunu, onun devamındaki bütün evlerin bugünkü görünümlerine kavuşmuş olduklarını belgelemektedir. Bu bütünlük ve iç tutarlık, 1940’lı yıllara kadar değişmeden kalmıştır. 1950’li yılların sonuna kadar sokağın eski ahalisi burada oturmuş, 1950’li yıllardan sonra şehirdeki genel değişim, doğal olarak buraya da yansımıştır. Soğukçeşme Sokağı 20.yüzyılın içinde çok bozulmuş, bazı ahşap evler sökülmüş, yerlerine beton binalar yapılmıştır. İlk evin yanındaki arsaya, matbaa kağıtlarının depo edildiği ve ağır kamyonların girip çıktığı, tek katlı bir beton baraka yapılmıştır. Aynı dönemde, yokuş başındaki sarnıç, tavanına yakın hizada toprak ve moloz dolmuş durumda, bir oto tamir atölyesi olarak kullanılmıştır.

 1985-1986 yılları arasında Ayasofya ile Topkapı Sarayı’nın duvarları arasındaki bütün binalar yıkılmış, Turing tarafından yeni tasarımlarla ve evler arasındaki boşluklar aynı görünümlü yapılarla doldurularak yeniden yapılmıştır. Yeni yapılara, yasaya uygun tuğla dolgulu betonarme karkastır ve ahşap giydirilmiştir. Evler,19. yüzyıl gezginlerinin anlattıklarından esinlenilerek pastel renklere boyanmıştır. Yaseminli Ev, Mor Salkımlı Ev, Hanımeli Ev gibi her evin kendine özel ismi vardır.

1985 yılına kadar oto tamirhanesi olarak kullanılan su sarnıcının, 1985-1987 arasında yapılan çalışmalarla, asıl zeminine inilmiş, duvar ve örtü sistemi sağlamlaştırılmıştır. Bu çalışmalar sırasında yapının orijinal hali korunmuş, sadece kuzey duvarına bitişik bir şömine eklenmiştir. Sarnıç halen taverna olarak kullanılmaktadır. Projesini 10 mimarın üstlendiği restorasyon çalışmaları sonunda sokak, 1986 yılında yeni haliyle açılmıştır.

Yokuşta sarnıçtan sonra yine sağda, bir personel evi ve ona bitişik, ancak dıştan kurumca onarılmış, özel mülkiyete ait eski bir ev vardır. İnişte solda, bir dönümlük bir arsada, kısmi betonlamalarla “mail-i inhidam” hale gelmiş, eskiden konak olan 4 katlı bir bina bulunmaktaydı. Aynı arsada bir de, Roma dönemi eseri olması gereken ve solda, içeride iki kolonun taşıdığı tonozlar içinde güzel bir taş oda ile sağdan bir merdivenle inilen, derin bir mekan keşfedilmiştir. Burası iç diyaframlarla bölünmüş olduğu için bir sarnıç olması ihtimali düşüktür. Derindeki mekan, zemine sac tanklar konularak su deposu yapılmış; soldaki tipik ve güzel taş oda ise onarılarak “bar” haline getirilmiştir. “mail-i inhidam” ve betonlaşmış bina ise sökülerek, konak görüntüsü ile yeniden inşaa edilmiş, 1994 yılında otel olarak açılmıştır. İnişte solda, bu bahçeden sonra yer alan bir beton yapı, ahşap kaplanıp panjurlanarak, çevreye uyumu sağlanmıştır.

 

 

Paylaşmak ister misiniz ?

Admin

Website:

7 comments

ayfer

Keşke daha çok sokak, mahalle bu şekilde de olsa korunabilseydi…

ayfer

Bu sokağa ilk gittiğimde kendimi zaman tüneline girmiş gibi hissetmiştim. Yaşım en fazla 11, 12. Ve ben böyle evleri daha önce sadece filmlerde görmüştüm. O gün bugündür eski evlere meraklı biri olarak sayılarının her geçen gün azalması derinden üzer beni. Yıkılan her tarihi evle birlikte bir hayat daha sönmüş gibi olur adeta.

    Admin

    Ayfer seninle bir haftasonu Sultanahmet’e gidelim. Soğukçeşme Sokağı’na da uğrarız. Ama bu sefer Gülhane ve Arkeoloji Müzesi ağırlıklı gezelim.

      ayfer

      Ya evet mutlaka en kısa zamanda Arkeoloji’deki sergiyi de görmek istiyorum. Topkapı Sarayı’nın Silahlar bölümü yenilendi hala görmedim.

lyones

o geziye benide ilave edin bende eski o guzel genclik yillarimi yad etmis olurum.

Özcan Yıldız

Ta Fransa dan lyones gelecekte ben Kadıköy den gelemiyecekmiyim.?? 🙂

volkan

burada osmanlı zamanında kapıağaları bostancıbaşı saraya yakın yüksek mevkide görev yapan kişiler otururdu.herkes bu sokakta oturamazdı.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir