degisti.com

zamanla her şey değişir…

Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü – Büyükçekmece Köprüsü

Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü – Büyükçekmece Köprüsü

Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü ya da bugünkü bilinen adıyla Büyükçekmece Köprüsü, Büyükçekmece’de, Büyükçekmece-Mimarsinan beldeleri arasında yer alır. Köprü aynı zamanda Büyükçekmece Gölü ile Marmara Denizi arasında bir geçit niteliğindedir. 1566-1567 ‘de Mimar Sinan tarafından inşaa edilen köprü, Sinan’ın imzasını attığı tek yapısı  olması ve Sinan’la Kanuni’yi bir araya getiren son eser olması dolayısıyla da önem taşımaktadır.

 Köprünün bulunduğu yerde daha önceleri Bizans döneminde de, Osmanlı döneminde de bir köprü olduğu kaynaklarda geçmektedir. Kanuni Sultan Süleyman(1520-1566) Zigetvar Seferi’ne çıkarken ordunun, Büyükçekmece Gölü ile denizin birleştiği bu noktadan sallarla karşıya geçmekte çok zorlandığını görünce, buraya köprü yapılmasını emretmiştir. Ancak Zigetvar Kuşatması’nda ölünce köprü ve etrafındaki eserler, oğlu II.Selim zamanında 1567’de tamamlanmıştır.

 

Eski zamanlarda, İstanbul’a kara yoluyla Avrupa’dan gelen gezginlerin dikkatini en çok Büyükçekmece Köprüsü çekmiştir. II. Murat zamanında Jacoba Saranzo’nun seyahatnamesinde, iki ağaç köprü yıkıldıktan sonra Kanuni Sultan Süleyman’ın  73.853 akçeye bu köprüyü yaptırdığı yazar.

Mimar Sinan’ın eserlerinin listesini veren Tuhfetü’l-Mimarin ve Risale-i Tezkiretü’l-Ebniye’de bu köprünün Mimar Sinan’ın eseri olduğu yazılıdır. Mimar Sinan köprünün yapımında yüzlerce neccar, senktraş çalıştırmış, gölün suları büyük tulumbalarla çekilmiştir. Temellerinde iki-üç insan boyunda kazıklar çakılmış, bunların aralarına kurşun akıtılarak kazıklar birleştirilmiştir. Bu şekilde temel yapımı, daha sonra Mimar Davut Ağa tarafından Yeni Camii’ de de uygulanmıştır.

 635.57 m. uzunluğunda, 7.17 m. genişliğindeki Büyükçekmece Köprüsü, dört ayrı köprünün birleştirilmesinden meydana gelmiştir. Sulardan köprünün zarar görmemesi için köprüyü oluşturan bölümlerin birleştikleri yerlere de sel yaranlar yapılmıştır.

Çevresine geniş rıhtımlar yapılmış olan iniş-çıkışlı köprünün, Büyükçekmece yönündeki ilk iki bölümü yedişer, üçüncüsü beş, dördüncüsü de dokuz gözlüdür. Bu gözlerin yükseklikleri birbirine eşit değildir; orta gözlerin kemerleri diğerlerinden daha yüksektir. Diğer gözler, köprünün iniş -çıkışlarına uyum sağlayarak alçalıp yükselmektedir.

Köprünün yapımında 35.000-40.000 m3 taş kullanılmış ve bunlar birbirlerine eritilmiş kurşunlarla bağlanmıştır. Büyükçekmece Köprüsü’nün mimari yönden en ilginç noktalarından birisi de, taş konsollar üzerine oturtulan kitabeli balkon-köşkleridir. Bu balkonlar, Osmanlı köprülerinde dinlenme veya sohbet yeri olarak yapılmışlardır. Bursa’da Selçuk Hatun (14.yy.), Geyve’de 2. Beyazıt (15.yy.),Babaeski (17.yy) ve Edirne’de Meriç(15.yy.) köprülerinde de benzeri balkonlar vardır.

Köprünün dördüncü bölümünde karşılıklı iki kitabe yer almaktadır. Hattat Derviş Mehmet’in eseri olan kitabenin, dört beyitlik manzum metnini Şair Hüdai yazmıştır. Bu kitabenin sağında, 0.33×0.47 m. ölçüsündeki mermer bir levhada Kelime-i Şahadet, solunda da Mimar Sinan’ın “Abdullah oğlu Yusuf” olarak imzası bulunuyordu. 1961-1962 yıllarında yerinden sökülen imzanın, bugün nerede olduğu bilinmemektedir. Mimar Sinan’ın ismi müzelerde, arşivlerde, kütüphanelerde daima “Sinan” olarak geçmekte, yalnızca Tezkiretü’I Ebniye’nin yazma nüshasıyla, bu köprünün kitabesinde “Yusuf Bin Abdullah” diye yazmaktadır. Köprü 1970 yılında onarılırken, bu kitabenin bir benzeri yazılarak, yerine konulmuştur. Köprünün tarihi köşkünde de, 2.36 x 0.83 metre ölçüsünde, köprünün II. Selim zamanında tamamlandığını belirten ikinci kitabe bulunur.

İstanbul-Edirne karayolu üzerinde yeni bir köprünün yapılmasından sonra Büyükçekmece Köprüsü trafiğe kapatılmıştır . 1986-1989 yılları arasında restore edilen köprü,Büyükçekmece ilçesinin sembolüdür.

 

 

Kaynakça:

B.O.Ural, İstanbul’un 100 Mimar Sinan Eseri, Kültür A.Ş.Yayınları,İstanbul 2011, 133-135

Linkler:

Sanattarihi.net

Mimarsinaneserleri.com

 

 

Paylaşmak ister misiniz ?

Admin

Website:

2 comments

ayfer

Sene 1997, değerli hocamız İhsan Tunay’la beraber Tekirdağ’a gidiyoruz. Yağmurlu bir gün soğuk da üstelik ama ne gam biz otobüsün en arkasını parsellemişiz son sınıflar olarak, bağıra çağıra şarkılar, türküler söylüyoruz.

İstanbul’dan Tekirdağ’a yol üstünde ne kadar önemli eser varsa inip inceliyor, yeniden otobüse doluşuyoruz. İşte o gün görmüştüm Mimar Sinan’ın bu muhteşem köprüsünü,baştan sona yürümüştük keyifle.

Sonra Ferda Anıl Yarkın’ın klibinde gördüm televizyonda, gözlerim dolu dolu bakarken, Ferda Anıl “Sonuna kadar geldim aşkın diyordu” o kadife sesiyle “kavuşamadım ben sana, yetişemedim ben sana, anlatamadım derdimi, ağla gönlüm ağla…”

Ne vakit oralara düşse yolum ve görsem o köprüyü o yağmurlu okul gezisi gelir aklıma ve kulağımda “sonuna kadar”ın melodisi çalınır durur usulca…

Fatih

Ayfer Aynı duyguları bende yaşıyorum. Gidemedim kısmet olmadı ama duygusal bir insanım ben de sanırım ondan cok güzel bir klip senelerdir gözümün önünden gitmiyor.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir